LCW “Bangladeş Yangın ve Güvenlik Anlaşması” imzalamak için neyi bekliyor?

Bangladeş’te 24 Nisan 2013 tarihinde Rana Plaza ertesi gün yiyecekleri ekmeğin parasını kazanmak için çalışmakta olan binlerce işçinin üzerine çöktü. Bu tarihten tamı tamına 5 ay evvel Tazreen Fabrikasında bir yangın meydana gelmiş ve yüzlerce işçinin canını almıştı. Endüstri tarihinin en büyük felaketlerinin sonucu olarak 1296 işçi hayatını kaybetti. Hayatta kalan yahut her gün hayatlarını kaybeden arkadaşları ile aynı kaderi paylaşmak için sıra beklediklerinin farkında olan işçiler Rana Plazanın yıkıntıları arasında Uluslararası markaların etiketleri ile birlikte  LCWaikiki’ye ait etiket de buldular. Bu durum uluslararası basında diğer tüm markaların isimleri ile birlikte geniş yer buldu.

Tazreen adlı bir fabrikada gerçekleşen yangında 117 işçi hayatını kaybetmişti. Bu olayın ardından Temiz Giysi Kampanyası’nın başını çektiği inisiyatif Bangladeş’teki emek örgütleri, sendikalar ve işçilerle beraber Bangladeş’te sürekli hale gelen bu “kaza” ların önlenmesi için yapısal bir değişim öngören “Bangladeş Yangın ve Güvenlik Anlaşması“nı hazırladı.  Rana plaza felaketinin ikisi dışında(Tchibo-Calvin Klein ve Tommy Hilfiger) markalar bu anlaşmayı imzalamak konusunda umursamaz davranmışlardır. Rana Plaza’nın çöküşü ve can kayıplarının binleri aşmasının ardından markalar Temiz Giysi Kampanyası, Industriall Global Sendika, Uni Global Sendika Ve İşçi Hakları Konsorsiyum’unun da katılımıyla bir milyon imzayı aşan bir kamuoyu baskısıyla karşı karşıya kaldılar. Bunun sonucu olarak 30 u aşkın marka bu anlaşmaya imza attılar ve uygulama üzerine sendikalar ve emek örgütleri ile çalışmaya başladılar. Şu ana kadar bu anlaşmayı imzalayan ve uygulama aşamasına geçen markalar şunlar: H&M, Inditex, C&A, PVH, Tchibo, Tesco, Marks & Spencer, Primark, El Corte Inglés, jbc, Mango, Carrefour, KiK, Helly Hansen, G-Star, Aldi, New Look, Mothercare, Loblaws, Sainsbury’s, Benetton, N Brown Group, Stockmann, WE Europe, Esprit, Rewe, Next, Lidl, Hess Natur, Switcher, A&F.

 

Temiz Giysi Kampanyası Türkiye  Bangladeş de üretim yapan tüm markalar gibi LC Waikiki’yi de bu anlaşmayı imzalamaya davet eden bir açık mektup yayınladı. LCW toplam üretiminin %40’ını Bangladeş’te yapan ve Bangladeş’in Türkiye’ye yaptığı  ihracatın %30 unu gerçekleştiren bir markadır. Türkiye’de Marks& Spencer’in en büyük tedarikçisi olan Taha Holding içerisinde faaliyet gösteren Tema Grubunun markası olan LCW geçen yıl 3.5 milyar lira ciroya ulaşmıştır. 16 ülkede 51 mağaza sahiptir ve Türkiye’nin en büyüğü hazır giyim perakendecisi olma konumunu 2004 den beri korumaktadır. Yani bu anlaşmanın gereklerini yerine getirecek gücü vardır.

 

LCW yöneticileri Türkiye Temiz Giysi Kampanyasının(TGK) çağrısı ile ilgili olarak bir toplantı talep ettiler.

Türkiye TGK olarak toplantı sırasında LCW yönetiminden bugüne dek 30’u aşkın marka tarafından imzalanmış bulunan “Bangladeş Yangın ve Güvenlik Anlaşması” nı imzalayarak LCW mallarını üreten işçilerin sorumluluklarını almalarını talebimizi tekrarladık.

Ayrıca aynı toplantıda 25 Şubat 2010 da  LCW’nin de üretim yaptırmış olduğu Garib&Garib fabrikasında gerçekleşen yangında hayatlarını kaybeden 21 işçinin ailelerine ve sakat kalan işçilere ödenecek tazminatlar konusunda da “düşüneceklerini ve katkıda bulunacaklarını” belirtmiş oldukları halde uzun yazışmaların ardından hiç bir somut adım atmadıklarını hatırlattık.

Yine Garib&Garib Vakasındaki sorumluluklarını yerine getirmek üzere daha önce temasa geçtikleri Clean Clothes Campaing Uluslararası Sekreterya ile tekrar iletişime geçmeleri gerektiğini ve somut adımlar atmalarını istedik.

 

Bu toplantının ardından, on günden fazla zaman geçmiş olmasına rağmen su  ana dek bu konuda herhangi bir gelişme kaydettiklerine dair bir bilgilendirme yapmış durumda değiller. 30’dan fazla marka imza attıkları bu anlaşma hakkında uluslararası sendikal örgütlenme Industriall ile uygulama ayrıntılarını tartışmaya başlamış durumdalar. LCW yöneticilerini bir kez daha  bu anlaşmayı imzalayıp, gereklerini yerine getirmeleri konusunda uyarıyoruz. Zira Garib and Garib vakasında yaptıkları gibi “düşüneceklerini ve katkıda bulunacaklarını” söyleyerek ve bekleyerek bu kez yakalarını sıyıramayacaklar, sorumluluklarından kaçamayacaklar.

Yorum Yap